Günümüzden iki bin yıl kadar önce, Çin imparatorluk elçisi Zhang Qian’ın liderliğinde kurulan ve Çin’i Orta Asya ve Arap dünyasına bağlayan “İpek Yolu” o dönemin en vizyoner, en zorlu, en çok kültürlülük bakımından en iddialı projesiydi. Proje sadece adını verdiği ipeğin ihracatını kolaylaştırmadı, geçtiği tüm ülkelerdeki ticari duraklara inanılmaz zenginlikleri de beraberinde getirdi. İpek Yolu derken, zihinlerimizde oluşan imgenin aksine tek bir hattan değil, Çin’in Changan (Xi’an) bölgesinden başlayan ve bir kolu İstanbul, bir kolu Efes, bir diğer kolu Venedik’e ve bir kolu da Cidde’ye kadar uzanan dev bir ticaret ağından bahsediyoruz.
İki bin yıl sonra, 2013 senesinde, Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Xi Jinping ikinci bir ipek yolu kurmayı ve Çin ile Orta Asya, Ön Asya, Afrika, Batı ve Günay Asya’yı birleştirmeyi önerdiğinde bu “çılgın” projenin demir, deniz ve kara yolları, boru ve hatta enerji hatlarını içeren dev bir global ağdan oluşacağı ortaya çıkmış oldu. Yeni ipek yolunun adı Tek Kuşak, Tek Yol (One Belt One Road – OBOR) olarak belirlendi.
Çin Hükümeti’nin 2014 yılında OBOR’un desteklenmesi için 40 milyar dolarlık bir fon kurdu. 2015 yılında onaylanan ve iki ana hattan oluşan OBOR eylem planına, toplam gayrı safi milli hasılaları 21 trilyon doları aşan 60ın üzerinde ülke ve 200 ün üzerinde şirket destek vereceğini açıkladı. Bu iki ana hat:
- Çin’i İran körfezi, Orta Asya, Hint Okyanusu ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya bağlamak üzere tasarlanmış olan İpek yolu ekonomik kuşağı
- Çin’i deniz ticaret koridorları üzerinden bağlamak üzere tasarlanmış olan 21. Yüzyıl ipek yolu deniz kuşağı
OBOR Projesinin Temel Amaçları
- G7 ülkelerinden biri olmayan Çin’in, OBOR sayesinde uluslararası bir birlik oluşturacak ve bölgesel etkinliğini artırmak. (Grafik 2)
- 2010 yılından itibaren düşmekte olan büyüme oranına karşılık yeni ticaret yolları ve pazarlar yaratmak.
- Büyüme modeli yatırım olan Çin’de biriken kapasitenin iş birlikleri ve yatırım araçları üzerinden yeni pazarlara kanalize edilmesi.
- Yuan’ın OBOR ülkelerinde kullanımını artırmak ve bir rezerv aracı hailne gelmesini teşvik etmek.
- Çin’in doğu ve güney bölgelerinin gelişimini desteklemek
Bu dev projenin Çin için bile zorluklarla dolu olduğunu görmek zor değil; bunlardan bazıları:
- OBOR üzerindeki kimi ülkelerin aldıkları kredi karşılığında devlet garantisi verememesi veya devlet garantisi güvence reytinglerinin düşüklüğü. Bu ülkelerin kredi borçlarını ödeyememeleri Çin ekonomisini kötü etkileyebilir.
- OBOR üzerinde bulunan Ortadoğu ülkelerinde süren ekonomik ve politik kararsızlıklar.
- Sri Lanka, Myanmar ve birçok Afrika ülkesinde karşılaşılan, Çin’in olası ülke kaynaklarını ele geçirme planına karşı oluşan kamuoyu.
Buna karşılık OBOR ülkelerinin bu projeden kazançları olacağı da açık. Bunlardan bazıları:
- Gelişmekte olan ülkelerde altyapı yatırımlarının hızlanması
- Aynı ülkelerde yeni ticaret ilişkileri dolayısıyla artacak olan refah seviyesi
Peki ya Türkiye? Ülkemiz bu plan içerisinde nasıl bir rol oynayacak ve OBOR’un Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisi ne olacak?
Türkiye hem ekonomik hem de deniz ipek yolu kuşaklarının birleştiği, Asya ve Avrupa arasında doğal, kültürel, ticari ve ekonomik bir kesişim noktasında olmak avantajının yanı sıra Avrupa Gümrük Birliği üyesi olmak, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Anlaşması gibi bölgesel ticaret anlaşmalarına taraf olmak, Asya Altyapı ve Yatırım Bankası’nın kurucu üyelerinden olmak ve 80 milyona yaklaşan dinamik nüfusu ile OBOR üzerindeki en yüksek potansiyelli pazarlardan biri olması gibi birçok avantaja sahip.
Dünyanın en büyük 17. Ekonomisi ve bir G20 ülkesi olan Türkiye’nin bir diğer avantajı ise politik ve ekonomik olarak ideal olmaktan çok uzak olan bölgesinde Rusya’dan sonraki en büyük ekonomi olması. Dahası komşu ülkelerdeki çatışma ortamının sona ermesi ile bölgenin geleceğini belirleyen, yeniden yapılanma yatırımlarına köprü olacak ve büyük kontratlar alma imkânı olan ülkeler arasındaki yüksek potansiyeli, ülkemizi OBOR’dan en çok faydalanacak ülkeler arasına yerleştiriyor.
Gelin görün ki bu şansı değerlendirebilmek için Türkiye Cumhuriyeti’nin de yapması gerekenler var. İkili ticaret anlaşmaları, Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması’nın da gereği olan uygulamaların hayata geçirilmesi, yetkilendirilmiş yükümlülük gibi sınır ötesi ticarette güvenlik ve verimi artırıcı araçların yaygınlaştırılması, e-gümrük ve tek pencere benzeri uygulamaları bir an önce devreye alması, yapmamız gerekenler listesinden sadece birkaç örnek.
Türkiye bu süreci tamamlarken OBOR’un etkin oyuncularından olan Çin şirketlerini Türkiye’de görmeye başladık bile… ZTE, Huawei, CMEC, CNEC, ICBC bu şirketlerden sadece birkaçı.
Ancak Çin şirketlerinin Türkiye pazarına olan ilgisi teknoloji, EPC veya bankacılık ile sınırlı değil…
Dünyanın en büyük yirmi denetim ve danışmanlık ağlarından biri olan REANDA INTERNATIONAL artık Türkiye’de. (www.reandaturkey.com)
Tayfun Zaman
Reanda Turkey, Ortak
Etik ve Uyum Danışmanlığı Bölüm Başkanı