S: Kuşak ve Yol Girişimi’ni (KYG) nasıl tanımlarsınız? Bu girişimin temsil ettiği vizyon hakkında ne düşünüyorsunuz?
C: KYG gerçekten de bir plan değil, gerçek bir vizyondur. Geniş kapsamlı bir vizyon bu; girişime dahil ülkeler dünya nüfusunun yüzde 65’ni ve küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 40’ına tekabül ediyor. KYG sıklıkla ABD’nin Marshall Planı ile kıyaslanıyor. Marshall Planı’nın büyülüğü bugünkü rakamlarla 130 milyar dolardı; KYG ise çok daha büyük bir ölçeğe sahip ve daha uzun bir zaman dilimine yayılıyor. Şu ana kadar halihazırda 900’ün üzerinde projesi hayata geçirildi ve yaklaşık bir trilyon dolar harcandı.
S: Bazı projelerin aslında KYG’den de önce ortaya atılmış olduğunu görüyoruz. O zaman, aslında KYG’nin “1999 Dışa Açılım Politikası”ndan bu yana devam etmekte olan bir süreci güçlendirip bu sürece ivme kazandırdığını söyleyebilir miyiz?
C: Bir ölçüde bu söylenebilir. Hepimizin çok iyi bildiği gibi Çin ekonomisi son birkaç on yıl boyunca hep bir cümle ile tanımlandı: “ülkeye giren yabancı doğrudan sermaye.” 1980’li yılların sonlarından itibaren Çin, dünyanın en cazip imalat merkezi olarak ön plana çıktı ve Batılı firmalar de Çin’in uzu iş gücünden yararlanmak için ülkeye akın ettiler. Ancak, 2000’lerle birlikte bu durum değişmeye başladı. Çin giderek kendisi dış piyasalara açıldı ve Huawei ile Lenovo gibi Çin firmaları da uluslararası oyuncular haline geldiler. Bu değişimin ardında tabii ki Çin hükümetinin Dışa Açılım politikası var.
Yapılan bir çok var sayımın aksine Çin’den diğer ülkelere yapılan yatırım aslında yeni bir olay değil. Her ne kadar o dönem hacmi çok küçük olsa da Deng Xiaoping döneminde ekonomik liberalleşmenin ilk başladığı günlerde bazı kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) yabancı ülkelerde yatırım yapmalarına verilen izin ile başlayan bir süreç vardı. 1990’ların ilk yıllarına gelindiğinde artık özel şirketlerin de hükümet tarafından getirilmiş olan bazı koşulları yerine getirmeleri halinde yurtdışında yatırım yapmalarına izin verildi.
Burada biz tabii ki yatırımın, know how’un , teknolojini ve ürünlerin yurtdışına ihracını içeren devasa bir girişimden bahsediyoruz.
Özetleyecek olursak, Çin uzun vadeli stratejiler konusundaki istikrarı ve kararlılığı ile bilinen bir ülkedir ve bu yüzden de bir politikanın ardından aynı çizgide diğer bir politikanın gelmesi de hiç kimseyi şaşırtmamalıdır.
S: ABD ile İngiltere’nin geçmişte dünya üzerindeki yayılmacılıklarına bakacak olursak her ikisinin de aslında uluslararası düzen ve uluslararası toplum üzerinde etkili olduklarını görüyoruz. KYG sizce küresel yönetişimi nasıl etkileyecek?
C: Bu yayılmacılıkların etkisi ile yaptığınız kıyaslama gerçekten çok isabetli. Ancak şu da var ki, ABD ve İngiltere’den farklı olarak Çin, ne ekonomide ne de diğer alanlarda hiçbir zaman zor kullanarak küreselleşmeyi ve yayılmayı tercih etmemiştir.
KYG’nin amacı yoksulluğu gidermek, istihdam yaratmak, uluslararası mali krizlerin etkileriyle mücadele etmek, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak, piyasa temelinde sınai dönüşüm ile ekonomik çeşitlendirmeyi temin etmektir. Devlet Başkanı Xi Jinping’in Kuşak ve Yol Forumu’nda yapmış olduğu konuşmada söylediği gibi “Kuşak ve Yol Girişimi’ni sürdürürken temel bir mesele olan kalkınmaya odaklanmalı, farklı ülkelerin büyüme potansiyellerini ortaya çıkartmalı, ekonomik bütünleşme ile birbiriyle bağlantılı kalkınmaya ulaşarak süreçten herkesin faydalanmasını sağlamalıyız.”
S: Sizce KYG ile “Made China 2025” birbirlerini nasıl etkileyecekler ve Sanayi 4.0 sürecinden güç alan Batı sanayileşmesi buna nasıl tepki verecek?
C: Sanayi 4.0, imalat teknolojilerinde otomasyon ve veri değişimi konusundaki güncel eğilim. Kapsamına siber-fiziksel sistemler, eşyaların interneti, bulut bilişim, bilişsel bilişim gibi giriyor. Ortaya “akıllı fabrika” dediğimiz konu çıkıyor. Sonuç olarak burada amaç üretimdeki insan faktörünün azaltılarak insan hatasından kaynaklanan kayıpların asgariye indirilmesi.
Bu ilk bakışta Çin için bir dezavantajmış gibi görünüyor. Ancak düşük maliyetli işgücüne bağımlı bir Çin imalatının da 1990’larda kaldığını söylemek lazım. 1990’da Çin tüm dünyadaki imalatın değer olarak yüzde 3’üne karşılık gerekiyordu; 2011’de ise dünyanın en büyük imalatçısı konumuna ulaştı.
2015 yılında Çin’i bir imalat devinden dünya standartlarında bir imalat gücüne dönüştürecek olan 10 yıllık “Made in China 2025” programını açıkladı. Bu kapsamda belirlenen dokuz öncelikli alan arasında inovasyonun geliştirilmesi, bilişim teknolojilerinin sanayi ile entegre edilmesi, ve sanayi tabanının güçlendirilmesi yer alıyor.
2018’de plan güncellendi ve sınai “araştırma ve geliştirme” alanında da Çin’in bir numara olması hedef olarak belirlendi.
2015 yılında devreye sokulan “Made in China 2025”in 2011’de başlatılan Sanayi 4.0’a bir cevap olduğu düşünülebilir. Ama aslında durum bu değil. “Made in China 2025” uzun soluklu, Çin’in imalatını ve buna bağlı politikaları dönüştürmeyi amaçlayan bir stratejinin sonucu. Yine benzer şekilde bu iki girişimin birbiriyle rekabet içerisinde oldukları da düşünülebilir, ancak şu da unutulmamalı ki Çin, Sanayi 4.0’ın geliştirilmesi için Almanya ile ortaklık kuran ilk ülke olmuştur.
S: Daha önce söylediğiniz gibi yapılan yatırımların boyutu açısından KYG’nin başka bir benzeri yok. Girişimin bu nedenle başarılı olacağını düşünüyor musunuz?
Bütün olarak projenin başarılı olacağına dair en ufak bir şüphem bile yok. Ancak KYG üzerindeki ülkeleri tek tek ele alırsak, bazı ülkelerin diğerlerine göre daha başarılı olduklarını göreceğiz.
Bununla birlikte aslında “başarı” da göreceli bir kavram ve nasıl algılandığı da ülkeden ülkeye değişebilir. Burada KYG’nin hem jeopolitik, hem de ekonomik bir boyutu var. Eğer bir ülkenin projeye katılım sebebi ekonomikten ziyade jeopolitik kökenli ise, aynı bölge içerisinde bazı projelerin diğerlerine göre daha fazla ekonomik sorunlarla karşılaşacağını ve bu durumun da ülkeden ülkeye farklılık göstereceğini görebiliriz. Bazı ülkelerde KYG’nin öncelikleri ile yerel halkın öncelikleri birbiriyle örtüşmeyebilir. Çelişen amaçlar arasında bir denge kurmak zor olacaktır, ama bu aşılamayacak bir sorun da değildir.
KYG’nin zaman içerisinde çok büyük bir etkisinin olacağını ve kalkınmakta olan dünyanın büyük bir kısmını olumlu anlamda dönüştürmeye yardımcı olacağını düşünüyorum. Burada birkaç yıllık bir zaman diliminden, hatta bir on yıldan bahsetmiyoruz. On yıllarca, hatta belki elli yıl ya da daha fazla bir süre için Çin yerel muhalefete hassasiyet göstermek zorunda kalacak ve her ülkenin kendi özgü deneyimlerinden dersler çıkartacak. Yine de tekrar vurgulamak isterim ki, yerel ve kültürel sorunlar haricinde, KYG’nin büyük bir başarı hikayesi olacağına eminim.
S: Reanda’dan ve şirketin KYG stratejisinden bahseder misiniz?
KYG bir Çin girişimi ve Reanda da kökleri Çin’de olan dünyanın en büyük yirminci ve aynı zamanda da en hızlı büyüyen küresel danışmanlık ve denetim ağı. KYG’nin sunduğu geniş imkanları ve getirdiği sorumlulukları göz ardı ederek büyüme stratejimizi tüm bunlar üzerine inşa etmemek büyük bir hata olacaktır.
Ağımızı KYG koridorları üzerinde yer alan ülkelerde temsilcilikler ve ortaklıklar kurarak genişletmeye öncelik veriyoruz. Amacımız bu ülkelerde faaliyet gösteren Çin firmalarına ve aynı zamanda Çin pazarına girmeyi hedefleyen yerel firmalara hizmet vermek. İşte bu nedenle “Çin Masası” adı altında iki taraflı olarak hizmet verecek bir ağ oluşturduk.
Reanda Çin Masaları, Çin’in muhasebe standartları ve mevzuatı ile ilgili olarak derin bilgi ve birikime sahip profesyonellerden oluşmaktadır. Bu profesyonellerin deneyimleri üzerinden müşterilerimizin iş hedeflerine ulaşmalarını sağlamak için teknik destek sağlıyoruz. Çin’deki şirketimiz ile yakın temas içerisinde çalışan Çin Masalarının tümü birbirleriyle bağlantı halindeler ve bu sayede bir kaldıraç etkisi oluşturarak Çin’e yönelik olarak üstlendiğimiz işlerde bir güç birliği sağlanmasını, kültürel uçurumların kapatılmasını ve bunların sonucunda Reanda müşterilerin en üst düzey kalitede hizmet sunulmasını temin ediyorlar.
S: Türkiye, KYG kapsamında nasıl bir rol oynamalıdır ve bu çerçevede ortaya çıkabilecek riskler ve faydalar nelerdir?
Türkiye yalnızca modern KYG’nin en önemli ortaklarından bir tanesi değil; aynı zamanda İzmir’in Anadolu koridorunun başlangıç kenti olması ve İstanbul’un da Avrupa-Asya koridoru üzerinde bir köprü konumunda yer alması nedeniyle Tarihi İpek Yolu’nun da önde gelen ülkelerinden birisiydi.
Türkiye, KYG’de yer alan beş G20 ülkesinden de birisi; bunların arasında ikinci en büyük ekonomi ve dünyanın da en büyük 17. ekonomisi.
Türkiye, çatışma halindeki bir bölgenin ortasında yer alan bir istikrar adası ve söz konusu bölgenin çatışma sonrası dönemi için de önemli fırsatlar sunuyor.
Türkiye, KYG’nin yerel seviyedeki başarısının tanımlanmasına da bir katkı sunabilir. Bence başarının önemli bir ölçütü, Çin dışındaki diğer ülkelerden paydaşların projeye ne ölçüde katıldıklarıdır. Örneğin Çin dışından yatırımcılar KYG projelerine katılmaya ve finansman sağlamaya ilgi gösteriyorlarsa o zaman mevcut finansman havuzları da daha büyük olacaktır ve KYG’nin kapasitesi daha da artacaktır. Türkiye de her ne kadar kendi ekonomik koridorunu oluşturmuşsa da bun KYG altında sınıflandırmak istemektedir.
S: Reanda International ağının mevcut durumu nedir?
C: Reanda International, Reanda Yeminli Mali Müsavirlik tarafından “Big Four” olarak adlandırılan uluslararası ağların yönetim modeli esas alınarak oluşturulmuş bağımsız bir Çin markasıdır ve sınır ötesi muhasebe ve vergi hizmetleri alanında faaliyet göstermektedir. “Gemiyi inşa et ve yelken aç” adını verdiğimiz kendine has özellikleri olan bir uluslararası gelişim modeli üzerine oturtulmuş yenilikçi bir yapıdır. Reanda International’ın şu anda diğer ülkelerde 31 ortak firması var ve bunlar da çoğunlukla KYG üzerindeki ülke ve bölgelerde yer alıyorlar. Reanda’nın 200’üzn üzerinde ortağı 4,000 kadar çalışanı bulunuyor ve küresel cirosu da 1,2 milyar yuan’ı geçmiş durumda. 2011’den bu yana kendi alanında dünyanın ilk 20 firması arasında yer alan Reanda, International Accounting Bulletintarafından “2016 Yılın En İyi Muhasebe Ağı” ödülüne aday gösterildi ve bu sıralamada ilk dörtte yer aldı. 2017’de ise 5. Çin İş İnovasyonu Konferansı’nda “Çin Sanayi En İyi On İnovasyon Markası” arasında yer aldık. Reanda’nın gücü ile marka imajı değerlidir ve kabul görmektedir. Gelecek için önümüzde çok ciddi büyüme imkanı var.
S: Reanda’nın KYG kapsamında elde etmiş olduğu başarılar var mı?
C: Reanda International ağının kurulmasından bu yanan toplam 6 milyar yuan’lik bir değer yarattık. Reanda International şu anda sekiz farklı alanda profesyonel sınır ötesi finans ve vergi hizmetleri sunmaktadır. Bu hizmetleri, denetim, değerlendirme, vergilendirme, yatırım ve finansman, maliyet mühendisliği, muhasebe hizmetleri ve uluslararası işletmecilik olarak sıralayabiliriz. 2015’den beridir Reanda International olarak KYG kapsamındaki projelere yönelik olarak örneğin Çinli firmaların yurtdışındaki şirket satın almaları ve finansmanları için denetim ve due diligencehizmetleri veriyoruz. 2015 yılında ilk yurtdışı temsilcisi Malezya’ya gönderildi ve Malezya, Güneydoğu Asya’daki üye firmaların bölgedeki KYG projelerine daha iyi hizmet sunmalarına yardımcı olabilmek için bir merkez olarak belirlendi. Konuyla ilgili forumlar düzenledik, kaynaklarını entegre eden, birbirlerini bütünleyen, ittifaklarını güçlendiren, KYG’nin çağrısına birlikte cevap veren, fırsatları birlikte değerlendirip, meydan okumalara birlikte karşı gelen şirketlerle diyaloğa girdik. KYG’nin inşasında daha büyük bir rol oynamak ve daha yüksek ve daha güçlü bir gelişim sağlamak istiyoruz. Küresel ortaklarımızla her yıl KYG temalı bir konferans gerçekleştiriyoruz, KYG’yi daha çok ön plana çıkartıyoruz, ve aynı zamanda Reanda International ağının KYG projesine yönelik deneyimleri paylaşıp sonuçları sergiliyoruz. Bu, yurtdışındaki tüm ortak firmalarımızın KYG’yi daha iyi anlamalarını sağlayacak ve onların KYG projesine daha paylaşım ve değişim yoluyla daha iyi hizmet etmelerini sağlayacak.
S: Reanda Türkiye’nin gelişimi nasıl sağlanacak?
C: Türkiye ekonomisi son on yılda büyük bir gelişim kaydetti; yılık ortalama yüzde 5’lik bir GSYİH büyümesi yakalayarak dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline geldi. Türkiye, Asya ile Avrupa’nın birleştiği noktada yer alıyor ve sahip olduğu bölgesel avantajlar ön plana çıkıyor. Türkiye için de önemli bir işbirliği ortağı. İki ülke arasında diplomatik ilişkilerin tesis edilmesinden bu yana ilişkiler hep olumlu seyretti. Türkiye, Çin firmalarının “dışa açılımı” için ideal bir pazar. Reanda International ağının Türkiye’deki gelişimi de Çin firmalarına yurtdışında daha iyi hizmet sunabilmemiz açısından önemli. Reanda Türkiye, Reanda International’a Aralık 2017’de katıldı; 6 ortak ve 48 profesyonel çalışanı ile şirketlere denetim, danışmanlık, hukuk ve uyum hizmetleri sunmak açısından yüksek bir kapasiteye sahip. Şu anda yapmakta olduğumuz ziyaret kapsamında Türkiye’nin kalkınmasına daha fazla katkı sunmak amacıyla ilgili paydaşları Çin’in diplomatik temsilciliklerindeki ticaret müşavirlikleri ile bir araya getireceğiz, Reanda Türkiye’nin Türkiye’deki Çin Ticaret Odası’na üyelik başvurusunu yapacağız, Çinli firmalarla temaslarını güçlendireceğiz ve iş potansiyelini artıracağız. Çin hükümetinin KYG projesinin Türkiye’deki ilgili projelere katkı sağlamasını da istiyoruz. Bununla birlikte, Reanda Çin’deki profesyonellerin Türkiye’de yerleşik Çin firmalarına teknik destek vermelerini ve böylece Türkiye’de verilen hizmetin kalitenin daha da artırılmasını sağlayacağız. Bu da Reanda Türkiye, Reanda Çin ve Reanda International ağına dahil diğer üye firmalar arasındaki işbirliğinin güçlenmesi anlamına gelecektir.
S: Reanda International ağının gelecek planları nelerdir?
C: Sekiz yıllık bir gelişim sürecinden sonra, Reanda International ağı artık ikinci aşamaya geçti. Bir yandan üye firmaların sayısı artarken, diğer yandan da giderek mevcut üye firmaların kapasitelerinin artırılmasına, ağ platformlarının yönetimine, yönetim mekanizmalarının geliştirilmesine, bölge başkanlıklarının oluşturulmasına ve üye firmalar için bölgesel bir yönetim şekli geliştirilmesine ağırlık veriyoruz. Üye firmalar pratiğinin kalitesinin daha iyi gözlemlenmesi, müşteri hizmetleri kalitesinin yükseltilmesi, üye firmaların sıralamalardaki yerlerinin yükseltilmesi önceliklerimiz arasında. Aynı zamanda Reanda International ağı, üye firmalar arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi, bu firmaların birbirleriyle güçlü bağlantılar kurması ve iş hacimlerini Çin hükümetinin “serbest ticaret bölgesi” ve KYG gibi politikalarının da yardımıyla artırmalarına da önem veriyor. Belirli koşulları yerine getiren ülke ve bölgelerde temsilcilik ofisleri açıp temsilciler atayarak üye firmaların kendi ülkelerindeki Çinli firmalarla bağlantı kurmalarını, onlara hizmetler sunmalarını sağlayacağız ve bu şekilde Çin’in ekonomik kalkınmasının meyvelerini tüm üye firmalarla paylaşmış olacağız. Önümüzdeki beş yıl içerisinde Reanda International ağı işlerini büyütecek, denetim dışı alanda genişleyecek, cirosunu kademeli olarak artıracaktır. Ayrıca üye firmaların Çin ile ilgili olarak yaptıkları işlerin de her geçen yıl artmasını ve ağımızın uluslararası sıralamalarda yükselmesini öngörüyoruz.